Bruksizm ya da toplumda yaygın adıyla diş sıkma ve gıcırdatma fiziksel, genetik ve psikolojik sebeplere bağlı olarak ortaya çıkabilen ve oldukça sık görülen bir rahatsızlıktır. Diş sıkma, dişlerin birbirine sık sık sürtülmesi ve gıcırdatılması durumunu ifade etmektedir. Kişi bu davranışı genellikle uykusunda gerçekleştirir. Diş sıkma tedavisi günümüz koşullarında etkili bir düzeyde yapılabilmektedir.
Kişiler diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığına sahip olduklarını çoğunlukla fark etmezler. Dolayısıyla teşhisi zor olabilmektedir. Diş sıkma rahatsızlığına yol açan etmenler çoğunlukla psikolojiktir. İş hayatının ve zorlu yaşam şartlarının kaçınılmaz bir sonucu olan stres ve öfke diş sıkma rahatsızlığının yaygın nedenlerindendir.
Kaygı ve depresyonun da diş sıkmaya neden olduğuna dair çalışmalar bulunmaktadır. Merkezi sinir sisteminden kaynaklanan sıkıntılar diş gıcırdamasının fiziksel sebepleri arasında sayılabilir. Yapılan araştırmalar sonucu ailesinde diş sıkma problemi bulunan kişilerin bu hastalığa genetik yatkınlıklarının bulunduğu ortaya çıkmıştır.
Diş sıkma tedavisi koruyucu niteliktedir. Tedavinin ilk basamağı hastalığın teşhisi ve hastanın bilinçsizce alışkanlık haline getirdiği davranışla ilgili bilinçlendirilmesidir. Hastaya dişlerini kenetlememesi gerekliliği bildirildikten sonra dişlerin teması şeffaf bir plak ile önlenerek bu alışkanlık önlenmeye çalışılır.
Ayrıca kas gevşetici ve duruma bağlı olarak antidepresan ilaçlar hekimler tarafından hastalığın tedavisinde kullanılabilmektedir. Egzersiz uygulamalarının de erken teşhis edilmiş vakalarda başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Düzenli kontrol, doğru tedavi ile bu hastalıktan kurtulmak ve hastalığın uzun ve kısa vadedeki olumsuz sonuçlarından korunmak mümkündür.
Sıkma ve gıcırdatma kişide çene ağrısına veya diş ağrısına neden oluyorsa, diş hekimi kişiye gece takması için bir drenaj ateli önerebilir. Her kişinin dişleri için özel olarak tasarlanan drenaj ateli, birçok sporcunun dişlerini korumak için taktığı güvenlik ağızlıklarına benzerdir. Kişinin gece atel takmaya alışması biraz zaman alabilir, ancak sonuçlar genellikle hızlıdır.
Diş sıkma ve gıcırdatma nedenleri için bruksizmin nedeni ne olursa olsun, kişinin gece yatmadan önce rahatlamasına yardımcı olmak önemlidir; örneğin, ılık bir banyo veya duş alabilir, birkaç dakika sessiz müzik dinleyebilir veya kitap okuyabilir.
Stres kaynaklı bruksizm için kişiye onu neyin rahatsız ettiğini sorun ve yardım etmenin bir yolunu bulun. Örneğin, kampa ilk kez geldiği için evden uzakta olmaktan endişe duyan bir kişi, gerektiğinde ailesinin onu alabileceği güvencesine ihtiyaç duyabilir.
Konu ikamet değişikliği gibi daha karmaşıksa, kişi ile konuşun ve korkularını gidermeye çalışın. Kişiye ne olduğu konusunda endişeleriniz varsa, doktorunuzla konuşun.
Nadiren, temel stres giderme yönergeleri bruksizmi durdurmak için yeterli değildir. Kişi uyumakta güçlük çekiyorsa veya normalden farklı davranıyorsa, stresin nedenini bulmak ve uygun bir tedavi planı oluşturmak için diş hekiminiz veya doktorunuzla birlikte hareket edilmelidir.
Diş Sıkma (Bruksizm) genellikle kişi uyurken gerçekleşmektedir. Dolayısıyla kişi dişlerini sıktığının farkında olamayabilir. Diş sıkma sonucu ortaya çıkan belirtileri:
Olarak sayılabilir. Bu belirtilerden bir ya da birkaçını göstermeniz durumunda mutlaka bir diş hekimine danışmalısınız. Diş sıkma ağız içinin dişlerin ve çenenin detaylı bir biçimde incelenmesi ve röntgen sonucu hekim tarafından teşhis edilir.
Diş sıkma ve gıcırdatma nedenleri ile Bruksizm, diş gıcırdatma ve çene sıkmayı tanımlamak için kullanılan tıbbi terimdir. Birçok çocuk bu duruma sahiptir, ancak çoğu yaşla birlikte büyür.
İlgili Link: Ön Diş Çürüğü Nasıl Tedavi Edilir?
Bruksizmin nedeni nedir? Çocuklar aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle dişlerini gıcırdatabilirler;
Diş sıkma ve gıcırdatma nedenleri arasında stres; Örneğin; bir çocuk bir testten veya günlük rutininde bir değişiklikten endişe duyabilir. Bir kardeş veya ebeveyn için üzülmek bile, bir çocuk ya da kişinin gece dişlerini gıcırdatması için yeterli strese neden olabilir. Serebral palsi, hiperaktivite veya bazı ilaçları almak gibi tıbbi nedenler gıcırdatma yapabilir.
Tespit edilmemiş birçok bruksizm vakası vardır. Gece gürültü nedeniyle genellikle aile için hastadan daha rahatsız edicidir. Ancak, bazen kişide farklı sorunlar yaşatabilir. Bunlar;
Diş sıkma ve gıcırdatma nedenleri farklı farklı olabilir. Bruksizmi olan ve sahip olduklarının farkında bile olmayan birçok çocuk veya kişi vardır. Kardeşler veya ebeveynler genellikle sorunu fark eder. Dikkat edilmesi gereken işaretlerden bazıları şunlardır;
Kişi dişlerini gıcırdatıyorsa, kişinin dişlerinin aşınmış mine, yontma dişler, olağandışı aşınma açısından muayene edecek ve hassasiyetlerini değerlendirmek için bir diş hekimini ziyaret etmek gerekir.
Diş hekimi dişlerinizle ilgili bir sorun tespit ederse, dişlerinizin gıcırdamasına neden olan, örneğin yanlış hizalanmış dişler veya stres gibi, öğrenmek için size birkaç soru soracaktır.
Diş sıkma ve gıcırdatma kişinin günlük rutinini etkileyen ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Diş sıkma sonucunda:
Bu kadar ciddi rahatsızlıklara sebep olan hastalığın erken teşhisi ve tedavisi oldukça önem taşımaktadır. Diş sıkma ve gıcırdatma hastalığına sahip olduğunuzu düşünüyorsanız mutlaka bir hekime danışmalısınız.
Diş sıkma sorunlarında belirtiler başka hastalıklarla karıştırılabilmektedir. Dolayısıyla öncelikle hastalığın teşhisi adına mutlaka diş hekimine başvurulmalıdır. Diş sıkmanın yol açtığı sorunlar son derece ciddi kişinin sağlığını ve günlük hayatını etkileyen sorunlardır.
İlgili Link: Dolgu Sonrası Ağrı Nedenleri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Diş sıkmanın tedavisi mutlaka bir hekim tarafından gerçekleşmelidir. Dişlerde ve çenede yapısal bozukluğa neden olan bu hastalığın tedavisi mutlaka bir hekim tarafından gerçekleştirilmedir. Bitkisel tedavi yolları hastalığın uzun vadedeki etkilerini ortadan kaldırmamakta ve etkisiz kalmaktadır.
Özellikle ağız içi yaraların görüldüğü durumlarda bitkisel tedavilerden kaçınmalı hekiminiz tarafından reçete edilen ilaçları kullanmalısınız. Bitkisel yöntemler denenmesi hastalığın ilerlemesine yol açabilmekte ve yanlış tedavi sonucu diş minesinin tamamen aşınması ve diş kırılması gibi geri dönülmez sonuçlar doğabilmektedir.
]]>Günümüzde yalnızca dişlerin sağlığı değil görüntüsü de büyük önem taşıyor. Buna bağlı olarak; ışıl ışıl ve sağlıklı bir gülümsemeye sahip olmak için çok sayıda kişi kusursuz gülüş tasarımına başvuruyor. Pek çok farklı alanda gelişen teknolojinin bu sektörde de faydalı olduğu söylenebilir. İleri teknolojiler sayesinde gülüş estetiğinin dijital şekilde tasarlanması ve işlem yapılmadan önce görülmesi mümkün oluyor.
Bireyin enerjisinin en güzel şekilde yansıdığı anlardan birisi elbette gülümsemesidir. Kusursuz gülüş tasarımı ile bu enerjinin estetik ve faydalı şekilde yansıtılması amaçlanıyor. Hollywood gülüş tasarımı ve benzeri şekilde adlandırılan bu tarz işlemler oldukça rağbet görüyor.
Çeşitli sebeplerden dolayı estetik kaybına uğramış diş eti ve dişlerdeki farklılıkların kişilerin yüz yapısı ve ihtiyaçları doğrultusunda estetik ve doğal yapısına kavuşturulması tedavisine kusursuz gülüş tasarımı adı veriliyor.
Müdahalenin temel diş ve dişeti bozukluklarında, diş renk değişiminde ve orantısızlık durumlarında rahatlıkla uygulandığı biliniyor. Sizlerde bu tarz bir sorunla karşı karşıyaysanız ve hangi bölüme gitmeli diye düşünüyorsanız cevabımız kusursuz gülüş tasarımı tedavisidir.
Ayrıca hastalar tarafından en çok yöneltilen sorulardan birisi de uygulamanın ne kadar sürede tamamlandığı konusudur. Burada önemli olan kişinin yapısına uygun müdahalenin gerçekleştirilmesidir. Dolayısıyla ihtiyaç durumuna ve uygulamanın çeşidine göre tedavi süreci şekillenir. Ortalama 3 seansta tamamlanan kusursuz gülüş tasarım uygulaması; daha uzun ya da daha kısa sürebilir.
Kişinin ağız ve yüz yapısına en uygun gülüşün tasarlandığı önemli estetik bölümleri arasında yer alan tedavi pek çok açıdan katkı sağlıyor. Her şeyden önce kişilerin daha özgüvenli olmasına destek oluyor. Korkusuzca ve rahatlıkla gülüşünüzü sergileyebileceğiniz tedavi süreci hakkında çok sayıda ayrıntıdan söz etmek mümkün. Görsel katkılarının yanı sıra çiğnemenin ilk aşaması olan ağız yapısının en doğru forma kavuşturulması sağlık açısından da pek çok fayda sağlıyor.
Diş ve diş eti bozukluklarınıza yönelik kusursuz gülüş tasarımı işlemi yaptırmak isteyebilirsiniz. Peki, bu işlem nasıl gerçekleştiriliyor? Öncelikle yukarıda da belirttiğimiz şekilde gülüş tasarımı tamamen kişilerin ihtiyaçlarına yönelik bireysel müdahaleler olduğu söylenebilir. Bu nedenle tek bir uygulamadan söz etmek yerine kapsamlı ve aşamalı bir tedavi sürecinden bahsedebiliriz.
Genelde ilk aşama diş hekiminin hastanın tedavi ihtiyacı ve beklentisi doğrultusunda belirleme yapması şeklinde ilerler. Hem hastanın estetik müdahale ihtiyacı hem de tedavi beklentisi göz önünde bulundurulur. Her diş uygulamasında olduğu gibi; bu işleminde mutlaka alanında uzman hekimler tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Çünkü dişler insan sağlığı açısından oldukça önemli ve doğru şekilde müdahale edilmesi gereken unsurladır.
Kusursuz gülüş tasarımı için tedavi almadan önce; hekiminizin bu yöndeki uzmanlığı ve tecrübeleri hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Ayrıca işlemden önce sizin için hangi müdahaleleri gerçekleştireceğini açık bir biçimde belirtmesi gerekir. Bu unsurlara dikkat ederek farklı aşamalardan oluşan kusursuz gülüş tasarımına yönelebilirsiniz. Kişinin ihtiyacına göre tedavi süresince diş beyazlatma işlemi, diş boyu uzatma, diş eti tedavisi, estetik dolgu uygulaması ve estetik kaplama gibi çok sayıda farklı işlem yapılabilir.
Burada önemli olan doktor tarafından her uygulamanın yapılması değil kişiye en uygun tedavinin gerçekleştirilmesidir. Kusursuz gülüş tasarımına dair çok sayıda ayrıntıyı merak ediyor ve müdahale gerçekleşmeden önce tedavinin örnek planını görmek istiyorsanız; dijital gülüş tasarımı aklınıza gelebilir.
Çok fazla talep olması ve oldukça teknolojik, faydalı bir uygulama olması nedeniyle dijital gülüş tasarımı kusursuz gülüş tedavisinde oldukça önemlidir. Peki, bu tanım tedavi olmak isteyen kişilere tam olarak ne fayda sağlar? Öncelikle dijital gülüş tasarımında planlama aşaması vardır. Video ve fotoğraf çekimleriyle bilgi alınmasının ardından alt ve üst çeneden ölçü alınır.
Hekiminiz bu bilgiler doğrultusunda kusursuz gülüş tasarımı tedavisi için bir yol haritası belirler. Dijital ortamda değerlendirme yapar ve belli bir gülüş tasarımı öngörür. Daha sonra ölçüler doğrultusunda belirlenen dijital model somutlaştırılır ve test amacıyla ikinci bir randevu yapılır.
Bu noktada günümüzdeki pek çok işlemde olduğu gibi gülüş tasarımı uygulamasında da teknolojinin büyük desteği vardır. Test aşamasında dijital tasarımdan elde edilmiş olan silikon bir kalıp hastanın dişleri üzerine yerleştirilerek inceleme yapılır.
Gerek kamera kaydı yöntemi ile gerek aynı karşısında inceleme ile bilgi sahibi olunabilir. Birden fazla aşamada amaçlanan ortak plan; kişi için en iyi ve ideal gülüş tasarımını oluşturmaktır. Tasarım tam olarak belirlendikten sonra gerekli yöntemler ortaya çıkar ve tedaviye başlanır.
Kusursuz gülüş tasarımı oldukça bireysel bir tedavi alanıdır. Bu yüzden gülüş tasarımı sırasında uzman diş hekimi tarafından kişinin yüz hatları ve ayrıntıları göz önünde bulundurularak dizayn gerçekleştirilir. Yani tedaviye gittiğinizde tamamen sizin yüz yapınıza uygun bir gülüş tasarlanması hedeflenir. Yüz hatlarının yanı sıra göz, çene, burun ve kulak gibi tüm ayrıntılar dikkate alınır. Bu sayede muhteşem gülüşünüzün yakalanması amaçlanır.
İlgili Link: Kaç Çeşit Diş Beyazlatma Vardır?
Tedavi sırasında diş yapısı belirlenirken kişinin tarzı ile dahi uyumlu olması esastır. Örnek olarak dudakların şekli tedavide dikkat edilen bir başka noktadır. Bu aşamada hastaların dikkate alacağı temel unsur alanında uzman ve deneyim sahibi bir hekime başvurmaktır. Gülüş tasarımı ile hastalardaki ağız içi fonksiyonları ve estetik görünüm iyileşir. Gülüş estetiğinin doğru uygulandığı takdirde kişilere güven kazandırdığı ve her açıdan katkı sağladığı biliniyor.
]]>Çok sayıda kişi tarafından başvurulan bu yöntem; estetik bir görüntü sağlıyor. Diş beyazlatma işleminin farklı çeşitleri olduğu biliniyor. Peki, diş beyazlatma çeşitleri nelerdir ve hangi durumlarda uygulanır? Yazımızda farklı diş beyazlatma yöntemlerine değiniyor olacağız.
Dişleri beyazlatma işlemi uzunca bir süredir diş sağlığı ve estetiği açısından tercih edilen uygulamalar arasında bulunuyor. Her işlemde olduğu gibi alanında uzman bir hekim tarafından yapılması gereken işlemi günlük hayatta sürdürmek mümkün. Hekim tarafından uygun görülen duruma göre temel olarak 4 diş beyazlatma yöntemi vardır. Bunlar:
Yukarıdaki yöntemlerden en uygun olanı uzman diş hekimi tarafından belirleniyor. Hangi müdahale nasıl gerçekleştiriliyor, yakından bakalım.
Bu yöntemde ağız içinden ölçü alınır ve kişinin ağız yapısına uygun beyazlatma plağı tasarlanır. Klinik şekilde hazırlanan plak içine uygun miktarda beyazlatma jeli tatbik edilir. Bu yöntemde kullanım kolay olmakla birlikte verilen plakların gün içinde en az 6 ya da 4 saat olacak şekilde kullanılması gerekir. Genelde 10 ve 15 gün arası süren bir tedavi sürecidir. Ağızda bekletilmesi gerektiği için akşam yatarken kullanımı daha uygun olacaktır.
Hekiminizin uygun bulması durumunda rahatlıkla ev tipi diş beyazlatma işlemi yaptırabilirsiniz. Bu uygulamada dikkat etmeniz gereken durum plak içine uygulanan jeli mutlaka diş hekiminin belirttiği ölçülerde kullanmaktır. Fazla uygulandığı durumlarda jel plak içinden taşabilir ve diş etine zarar verir.
Dolayısıyla ifade edilen ölçü doğrultusunda kullanımı önemlidir. Bunun dışında doktorun belirttiği süre sonunda dişleriniz etkisinden daha beyaz ve ışıl ışıl bir görünüme kavuşur. Ancak jelin fazla uygulanması ve diş etlerinin zarar görmesi durumunda hızlı bir şekilde diş etinin yıkanmalı ve doktorun önerisi ile müdahale edilmelidir.
Oldukça etkili ve kısa süreli diş beyazlatma yöntemleri arasında yer alır. Eğer diş beyazlatma uygulaması yaptırmak için çok fazla zamanınız yoksa ofis tipi diş beyazlatma uygulaması sizin için uygun olacaktır. Kısa süreler içinde etkili ve dikkat çekici bir beyazlama sağlaması dişlerin dikkat çekmesini ve hoş görünmesini sağlar. Hekiminiz tarafından diş tabakası üzerine beyazlatma jeli uygulanarak yapılır.
Jel lazer ya da UV ışını ile aktif hale getirilir. Bu uygulama şeklinden dolayı ofiste diş beyazlatmayı ‘Lazerle diş beyazlatma’ olarak da duymuş olabilirsiniz. Yaklaşık 1 saate yayılan uygulama, süreyi kısaltmak amacıyla lazerle yapılır. Dolayısı ile bu işlem çok süresi kısıtlı olan ve hızlı bir biçimde işlem yapmak isteyen kişiler tarafından tercih edilebilir. Lazerlerin bu alanda kullanım çeşitleri vardır ve işlem yaptırmadan önce ayrıntıları ile ilgili doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz.
Tek diş beyazlatma bir diğer isimle iç diş beyazlatma olarak da bilinir. Özellikle kanal tedavisi yaptırdıysanız dişlerinizde renk değişimi meydana gelebilir. Eğer böyle bir durumla karşılaştıysanız tek diş beyazlatma işlemine başvurabilirsiniz. Bu uygulamada dişte bulunan dolgu sökülür ve açılan bölüme beyazlatma jeli uygulaması yapılır.
Ardından geçici dolgu uygulanır ve dişin istenilen renge gelmesiyle işlem bitirilir. Burada dikkat edilmesi gereken konulardan birisi işin içinde yalnızca estetik görünüm değil kanal tedavisi gibi farklı bir uygulamanın da olmasıdır. Bu yüzden diğer işlemlerde olduğu gibi uzman ve tecrübeli bir hekimin müdahale etmesi gerekir. Kanal dolgusu ve ayrıntıları iyi yapılırsa; tek dişteki renk değişimi rahat bir şekilde tedavi edilebilir.
İhtiyaç duyulan durumlarda kombine diş beyazlatma yöntemine de başvurulabilir. İstediğiniz beyazlık ve estetik görünüm bu konuda belirleyicidir. Aynı zamanda hekiminizin seçimleri de önemlidir. Dolayısıyla diş hekimi ile hasta birlikte karar vererek kombine diş beyazlatma yöntemini tercih edebilir.
Peki, nedir kombine diş beyazlatma? Esasen yukarıda bahsettiğimiz ev tipi ve ofis ortamındaki diş beyazlatma uygulamasının bir arada yapılmasıdır. Yani klinikte uygulanan diş beyazlatmadan sonra destekleyici olarak 2 ya da 3 gün plak yardımıyla ev tipi beyazlatma işlemi sürdürülür.
Diş beyazlatma çeşitlerinden söz ettik. Bu konuda en çok merak edilen noktalardan birisi bu yöntemlerin zararlı olup olmadığı sorusudur. Aslında kanal tedavisinde uygulanan beyazlatma yöntemi dışında diğer uygulamalar dişlerde kısmen hassasiyet oluşturabilir.
Herhangi bir zarar oluşma ihtimali tamamen sizin diş yapınıza ve bakımınıza bağlıdır. Oluşan hassasiyet soğuk, sıcak ya da hava gibi unsurlara bağlı gelişebilir. Bu yüzden işlem yaptırdıysanız süreci takip ederek böyle etkiler olup olmadığını gözlemlemelisiniz. Herhangi bir hassasiyet ya da olumsuzluk durumunda hekiminizle paylaşmanız gerekir.
Gülüşünüzü mükemmelleştirmek için ya da kendinizi daha iyi hissetmek için diş beyazlatma uygulamasına başvuruyor olabilirsiniz. Peki, bu beyazlatma uygulaması hangi aralıklarla yapılmalıdır? Bir başka değişle beyazlatma tedavisi kalıcı mıdır? Şimdi konunun detaylarına bakalım.
Beyazlatma uygulamaları süre olarak farklılık gösterse de zamanla etkisini kaybediyor. Bu zaman faktörü tamamen size bağlıdır. Yani kahve, çay ve kola gibi renkli içecekleri çok tüketiyorsanız ve sigara kullanımınız varsa renk değişimi daha hızlı gelişecektir. Genelde 6 ay ve 1 yıl arası süre verilebilir.
Bu nedenle talep etmeniz halinde 4 ve 6 ay arasındaki sürelerde birer seans uygulama yapılarak beyazlığın devamlı olmasını sağlayabilirsiniz. Gülüşünüze ışıltı katan beyaz diş beyazlatma tedavisinin ayrıntıları ile ilgili bilgi sunduğumuz yazımızın sonuna geldik.
]]>Bazı vitaminler de diş eti sağlığını destekler. Sağlıklı dişetleri, diş kökü çürüklerinin engellenmesi için şarttır. İyi diş ve ağız temizliği de yapılmalıdır. Asitli yiyecek ve içecek tüketimi ve şeker de sınırlandırılmalıdır. Dişi yıpratacak sert maddelerin ısırılması, kırılması gerçekleştirilmemelidir. Düzenli diş doktoru randevuları ile diş çürükleriyle savaşılabilir. Erken yakalanan diş çürükleri flüorür tedavisi ile tedavi edilir. Eğer diş çürüğü erken yakalanmamışsa dolgu teknikleri ile diş kurtarılır.
Diş çürüğü oluştuktan sonra kendiliğinden gerilemez, iyileşmez. Mutlaka diş çürüğünün yok edilmesi gerekmektedir. Bu da duruma göre diş doktorunun belirleyeceği yöntemlerle yapılır. Erken yakalanmış bir diş çürüğünde, florürle diş minesinin onarılması en kolay yöntemdir. Ama bu gerçekleştirilemeyecek kadar ilerlemiş bir çürükse, diş doktorunun kararı ile diş dolgusu yapılır. Çürük çok ilerlediyse kanal tedavisinin uygulanması gerekir. Bazen dişte kayıp çok ise kaplama yöntemleri ile doğal bir görünüm dişe kazandırılır.
Diş dolgusu yapılmadan önce dişte hasar almış, çürümüş bölümler temizlenir. Temizlenen bölümün büyüklüğüne göre dolgu yöntemi doktor tarafından belirlenir. Daha büyük ve geride olan dolgular için amalgam dolgu kararı alınabilir. Amalgam dolgular rengi dolayısı ile ön dişlerde tercih edilmez. Ama çiğneme basıncına en iyi karşılık veren, dayanıklı bir dolgu çeşididir.
İlgili Link: Diş Hassasiyeti Nedenleri
Ön dişlerde kompozit dolgular tercih edilir. Diş rengine uygun olarak hazırlanan dolgulardır. Çocuklarda diş rengine tam olarak uymayan ama florid salgılayarak dişe yararlı olan cam iyonomer dolgular uygulanabilir, diş köküne doğru ilerlemiş çürüklerin doldurulması için uygundur. Dezavantajı renk uyumunun tam sağlanamaması ve diğer dolgu çeşitleri kadar dayanıklı olmamasıdır.
Dişte çok kayıp olmuşsa ve kron uygulaması gerekiyorsa porselen dolgular seçilebilir. Ağız içinde oluşturulmayan bu dolgular laboratuvar ortamında hazırlandığı için iki seansta yapılabilmektedir. En pahalı yöntemdir. Ön dişlerde, ön yüzeylerde olan çürüklerin onarılmasında idealdir. Ön diş çürüğü tedavisi hassas olan bir süreci de beraberinde getirmektedir. Bundan dolayı söz konusu sürecin başarıya ulaşması için mutlaka özenli davranmak şarttır.
Ön dişler kesici dişlerdir. En önde oldukları için estetik yönden de çok önemlidir. Yiyeceklerin sindirim öncesi kesilerek ağız içine alınmasını gerçekleştirdikleri ve çiğnemeye hazırladıkları için önemli bir işleve sahiptirler.
Ön dişlerin çürüme sebeplerinden biri sert cisimleri dişlemek, kabuklu cisimleri kırmak sonucu oluşan mine çatlaklarına yerleşen mikropların üremesi sonucu ilerleyen çürüklerdir. Dişler ile sert cisimlerin açılmaması gerektiği, sert kabuklu yiyeceklerin kırılmaması ve akide şekeri gibi gıdalar kırılmaması bilgisi bir kez daha yenilenmelidir. Asitli yiyecekler, gazlı içecekler, şekerli yiyecekler ön diş minelerinin aşınmasına ve çürük oluşmasına sebep olmaktadır. Diş sağlığı için bu tip gıdalar kısıtlanmalıdır.
İlgili Link: Diş Taşı Oluşumunun Nedenleri
Genetik özellikler ile diş minesi eksiklikleri ya da zayıflığı da olabilir. Sonradan yetersiz beslenme yüzünden oluşan diş çürükleri de mümkündür. Son olarak düzenli bir temizlik, diş fırçalama ve diş yan yüzeylerinin diş ipi ile temizlenmemesi yüzünden diş çürüğü oluşabilir.
Çürümeye başlayan diş hastanın kendi çabası ile düzelmez. Tam tersine çürük ilerler ve çok ciddi acılara sebep olur. Mutlaka tıbbi bir yardım gerekmektedir. Bir diş doktoru yardımı ile erken çürükler florür tedavisi ile tedavi edilirken, geç kalındığında çürüğün temizlenmesi ve dolgu yapılması şart olur.
Hatta bazen kanal tedavisi veya kaplama gerekecek kadar ilerleyebilir. Diş kaybını önlemek için bir an önce doktor randevusu oluşturmak ve zaman kaybetmeden tedaviye başlanması şarttır. Bütün bu bilgiler ışığında günümüz koşullarında ön diş çürüğü tedavisi gündeme geldiği zaman karşımıza çok sayıda farklı teknik ve yöntem çıkmaktadır.
]]>Diş dolgusu sonrasında kişinin ağrı hissetmesinin altında yatan en önemli etkenlerden biri işlem sırasında yapılan müdahaleye bağlı olarak görülebiliyor. Kişilerde meydana gelebilecek olan etkilerin ise kişiden kişiye göre bazı farklılıklar içerebilecek olduğunu görmekteyiz.
Kişilerin bazılarında diş dolgusu sonrası yan etki durumları söz konusu olabiliyor. Bu yan etkiler ise birdenbire ağrı sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamaya neden oluyor. İşlem sonrasında 1-2 saat kadar bir hissizlik hakimken, bu sürecin bitmesinin ardından ağrıların başlaması da kaçınılmaz olabilir. Peki, dolgudan sonra ortaya çıkan sızlama durumu normal midir?
Dolgu bittikten sonra yaklaşık bir hafta boyunca diş sızlama durumları görülebilir. Dişin ağrı, sızlaması 1 haftaya kadar sürecek şekildeyse o zaman bu durumun normal karşılaşılacağını söyleyebiliriz. Diş tedavilerinde dolgu yapılırken, tedavi sonrasında ağrının meydana çıkması korkulacak bir durumun olmadığının işaretidir. Fakat buradan dolgu yapılmış olan kişilerin ne zamana kadar bu tür sızlama ve yahut ağrı yaşadığı önemli olacaktır.
Eğer ki bir haftadan daha uzun süre şekilde bir ağrı oluşmaya başladıysa o zaman ciddi bir sorunun olma durumu söz konusu olabilir. Böyle bir durumda ise mutlaka diş hekimiyle hızlı şekilde irtibata geçmeye başlamanız gerekecektir. Diş hekiminin tekrardan bir inceleme yapması gerekebilir.
Dolgu tedavisi, çürük dişler için yapılan bir işlemdir. Diş kaybının oluşmaması adına diş hekimi tarafından dolgu tedavisinin yapılmasına gerek duyulur. Dolgu sonrasında birkaç saat kadar dişinizde hiçbir şey hissetmezsiniz. Fakat bu hissiyatın bu saat diliminden sonra ağrıya dönüşmeye başlayacak olduğunu bilmelisiniz. Ağrılar, kişiden kişiye göre farklılık gösterdiği olabiliyor.
İlgili Link: Diş Hassasiyeti Nedenleri
Kimi kişilerde 1-2 saat şeklinde seyreden ağrıların kimi insanlarda ise 1 haftaya kadar sürebilecek olduğunu söyleyebiliriz. Lakin burada tedaviden çıkmış olan hastalar için ağrının uzun süreli şekilde seyretmemiş olması gerekir. Çünkü bir ağrının, 7 günden fazla şekilde ağrıması demek başka bir sorunun söz konusu olduğunu söyleyebilir. Böyle bir durumda ise ağrıyı çekmek yerine mutlaka dolgu yaptırmış olduğunuz diş hekimine karşı bilgi vermelisiniz.
Dişlerinizdeki hassasiyet özelliğinin çok daha fazla artmaması içinde dolgu sonrasında bir iki gün yediklerinize dikkat etmelisiniz. Dolgu sonrasında dişlerinizin hassasiyetini arttırmaya neden olacak çok soğuk ya da çok sıcak yiyecek ve içecekler önerilmez.
Dolgu sonrasında dikkat etmeniz gereken bazı önemli unsurların olduğunu bilmelisiniz. Çünkü dolgunuzla ilgili olarak bir sıkıntı durumu yaşamak istemiyorsanız dikkatli olmanız gerekecektir. Diş dolgusu sonrasında nelere dikkat edilmelidir şu şekilde belirtmeye başlayabiliriz;
Dolgu sonrası belirtmiş olduğumuz tüm bu hususlara bu şekilde davranılması gerekir. Aksi taktirde dolgu işlemi ile ilgili olarak sorun yaşama gibi bir durum oluşmaya başlayabilir. Diş dolgunuzun uzun ömürlü şekilde olması amacıyla bunlara dikkat edilmesi gerekir.
Dolgu ilk etapta sizlere yabancı şekilde gelse de bir haftadan sonra alışmaya başlarsınız. Eğer ki bu yabancılık çekme durumu iki haftaya kadar devam ediyorsa da mutlaka diş hekiminize başvurmanız gerekecektir.
]]>Görüldüğü üzere diş taşı diş taşı oluşumu gündeme geldiği zaman karşımıza çok sayıda farklı neden çıkmaktadır. Özellikle diş bakımının düzenli olarak yapılmaması, hemen her türlü diş sorununda olduğu gibi diş taşında da olumsuz bir etkiye sahiptir. Bununla birlikte diş ipinin doğru ve düzenli bir şekilde kullanılmaması da diş taşı oluşumuna neden olmaktadır. Ayrıca diş arkalarının yeterince temizlenmemesi, bireylerin tükürük yapısı da diş oluşumunun başlıca nedenleri arasında yer almaktadır.
Diş taşları bir günde oluşan plaklar değillerdir. Zaman içinde diş bakımını eksik yapan kişilerde diş taşı sıklıkla görülür. Bu sebeple diş bakımını düzenli şekilde yapmak oldukça önemlidir. Dişlerin günde iki kez mutlaka fırçalanması ve doğru şekilde fırçalanması diş taşının önüne geçmektedir. Ayrıca fırçalama işleminden sonra ağız bakım suyunun kullanılması da oldukça önemlidir. Böylece diş taşı oluşumunun önüne geçmek noktasında önemli kazanımlara sahip olmak mümkün olmaktadır.
Dişlerin fırçalanması sırasında diş ile diş eti arasındaki bölgelerinde temizliği ihmal edilmemelidir. Ön ve arka yüzeyler eşit miktarda temizlenmelidir. Dişleri ne kadar düzenli ve doğru bir şekilde fırçalasak da diş fırçasının ve ağız bakım suyunun ulaşamadığı yerler vardır. Bu sebeple fırçanın ulaşamadığı yerler için diş ipi kullanımı % 90 oranına diş taşı oluşumunu önlemeye yardımcı olmaktadır. Tam da bu noktada ağız ve diş sağlığı gündeme geldiği zaman düzenli bir ağız bakımının olmazsa olmaz bir unsur olduğunu rahatlıkla ifade etmek mümkün olmaktadır.
Yetişkinlerde en çok karşılaşılan rahatsızlıklardan bir tanesi de diş problemridir. Özellikle ağızda oluşan diş taşları kişileri hem estetik olarak hem de ağız içinde rahatsız etmektedir. Ağız içinde diş taşı oluşumunun nedenleri arasında ilk olarak ağız bakımının iyi bir şekilde yapılmaması gelmektedir. Dişler yeteri kadar temizlenmez ve diş ipi kullanılmazsa diş taşı oluşumu gerçekleşir.
İlgili Link: Diş Kaplama Çeşitleri
Diş taşı, şekerli ve yüksek karbonhidratlı yiyeceklerin aşırı şekilde tüketilmesinden kaynaklanmaktadır. Mikro düzeydeki gıda artıklarının diş yüzeyinde birikmesi ve bu yiyeceklerin temizlenmemesi diş taşı oluşturur. Diş taşı oluşumunu engellemek için düzenli ağız bakımı yapmalı ve yılda iki kez diş doktoruna muayene olmalısınız. Diş taşı, yalnızca diş hekimleri tarafından özel aletler ile temizlenebilmektedir. Peki, diş taşına neden olan yiyecekler hangileridir? İşte merak edilen yanıtlar!
Günlük olarak tükettiğimiz besinler yüksek derecede karbonhidrat ya da şeker içermektedir. Bu yiyeceklerin sık tüketilmesi ve tüketildikten sonra dişlerin temizlenmemesi ağızda diş taşının oluşmasına neden olmaktadır. Hatta bu durum diş çürüklerine de yol açmaktadır. Elbette ki bu ürünlerin tamamen kesilmesi mümkün değildir. Bu sebeple de alınan önlemler ağızda diş taşı oluşumunu engellemektedir.
Şeker ve un içeren her besin diş taşı oluşumuna neden olur. Bu tarz yiyeceklerden sonra bol su tüketilmesi ve mümkünse dişin fırçalanması dişleri koruyacaktır. Bu sayede şekeri aside dönüştüren bakterilerin üretmiş olduğu asit miktarı da azalmaktadır. Ağız bakımının düzgün bir şekilde ve düzenli yapılması diş taşının oluşmasına izin vermez.
Diş taşı, dikkate alınması gereken bir sağlık problemidir. Diş taşı oluşumunun nedenleri arasında yer alan bakteriler, kan dolaşımına kadar ilerleyebilir. Bu da kalp ve akciğer hastalıklarına neden olabilir. Diş taşı olup olmadığı aşağıdaki durumlarda anlaşılabilir;
Hemen hemen çoğu insanın dişlerinde zamanla kırılma, çatlama veya çürüme gibi sorunlar meydana gelmektedir. Bu durumda en etkili tedavi yöntemlerinin başında diş kaplamaları gelmektedir. Aynı zamanda bu tedavi yöntemi, aşırı sararan dişler için de uygulanmaktadır. Tedavide dikkat edilen en önemli nokta, yapılan kaplama dişlerin doğal diş görünümüne sahip olmasıdır. Aksi takdirde kaplamanın net bir şekilde belli olması kullanıcının gülüşünün değişmesine yemek yemesinin değişmesine ve dolayısıyla özgüven kaybına neden olmaktadır.
Diş kaplamaya karar veren bir kişi ilk olarak alanında uzman olan bir diş hekimine başvurmalıdır. Birden fazla diş kaplama yöntemleri bulunduğu için hangisinin diş etinize uygun olduğu hekim tarafından belirlenip tedaviye başlanmalıdır. Bu aşama esasında diş kaplama uygulamasının en hassas olan aşaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Bundan dolayı diş kaplaması uygulamasının başarısını, bu uygulamayı hayata geçiren ekibin tecrübesi doğrudan etkilemektedir.
Günümüzde diş kaplama uygulamalarının başarılı bir şekilde hayata geçirilmesinde farklı kaplama çeşitleri etkili bir düzeyde kullanılmaktadır. Bu sayede hem kullanışlı hem de estetik anlamda güçlü bir görünüme sahip diş uygulamalarıyla karşılaşmanız da mümkün olmaktadır. Günümüz koşullarında sıklıkla karşılaştığımız diş kaplama çeşitleri aşağıdaki gibidir;
Diş kaplama çeşitleri farklı nedenlere bağlı olarak farklı uygulamalarla etkili bir düzeyde talep görmektedir. Burada diş kaplaması için ayrılan bütçe kadar, tercih edilen diş kaplamasının hastanın ağız ve diş yapısıyla uyumlu olup olmadığına da dikkat etmek şarttır.
Diş kaplama tedavileri arasında en çok tercih edilen yöntem metal yapılı diş kaplamadır. Tercih edilmesinin en önemli nedeni ise diğer tedavi yöntemlerine göre daha dayanıklı olması ve daha ucuz olmasıdır. Bu yöntemin tek dezavantajı ise metal alaşımlar kullanıldığı için estetik olarak diğer tedavilerin gerisindedir. Bu yöntemde ilk olarak kaplama yapılacak dişin veya dişlerin ölçüsü alınır. Ardından uygun metal alaşımlar özel bir yapıştırıcı ile diş üzerine yerleştirilir.
Son olarak cila işlemi yapılır ve yeni dişleriniz kullanıma hazır hale gelir. Bu yöntem her diş için yaklaşık olarak yarım saat sürmekte olup tek seansta halledilmektedir. Kaplama sonrasında ki metal altında ki dişlerde çürüme meydana gelebilir. Bu nedenle belirli aralıklarla hekiminize kontrole gitmenizde fayda bulunmaktadır. Metal yapılı porselen diş kaplama çeşitleri geçmişten günümüze kadar uzanan süreç içerisinde yoğun bir düzeyde uygulanmaktadır. Bu tür kaplamaların uzun ömürlü olduklarını ifade etmek de mümkündür.
Metal yapılı diş kaplama yöntemine göre biraz daha pahalı bir kaplama çeşididir. Tedavi sonrasında uzun yıllar sorunsuz olarak kullanabileceğiniz ve kaplama altında ki dişlerde çürümeye yol açmayan yöntemdir. Ayrıca estetik açıdan en iyi kaplama yöntemidir. Dişe gelen ışığı yansıtma seviyesi doğal dişlerle aynıdır. Bu nedenle oldukça doğal bir görünüşü vardır.
Bazı kaplama tedavileri sonrasında diş etinde çekilme veya renk değişikliği olurken bu yöntemde bu durumlara hiç rastlanamamıştır. Bu yöntemin bir diğer avantajı ise sıcak ve soğuk hassasiyetinin tedavisinde de kullanılmasıdır. Bu nedenle zirkonyum maddesi kullanılmaktadır. Genellikle tek seans süren bu kaplama tedavisi yaklaşık olarak 20 ile 25 dakika arası sürmektedir.
Zirkonyum porselen diş kaplamaları hasta konforu açısından ayrıcalıklı fırsatları da beraberinde getirmektedir. Bundan dolayı son zamanlarda Zirkonyum porselen diş kaplamaların sıklıkla tercih edildiklerini rahatlıkla ifade edebiliriz. Bununla birlikte Zirkonyum porselen diş kaplamaların estetik görünüm konusunda da üst düzeyde bir performansı ortaya koyabildikleri bilinmektedir.
Bu diş kaplama yöntemi diğer iki kaplama yönteminde olan metal alaşıma sahip değildir. Seramik diş kaplama yöntemi ön dişlerde meydana gelen kırılma veya diş dökülmesi gibi sorunlarda uygulanır. Sadece ön dişlerde kullanıldığı için görsel olarak doğal dişlerle aynı görünüme sahip olması gerekir. Bu nedenle bu tedavide seramik maddesi kullanır. Bu sayede doğal diş rengine göre seramik madde sıkıştırılarak bir renk elde edilir ve tedavi yapılır.
Tam seramik diş kaplamasının tek dezavantajı çok yüksek kuvvet uygulandığı zaman kırılma tehlikesinin bulunmasıdır. Metal alaşım olmadığı için en hassas olan kaplama yöntemidir. Bu durumun haricinde tedavi sonrasında dikkatli kullanıldığı sürece uzun yıllar sorunsuz kullanılabilir. Tam seramik diş kaplama çeşitleri günümüz koşullarında etkili bir düzeyde talep gören diş kaplaması uygulamaları arasında yer almaktadır.
Bu diş kaplama yöntemi diğer yöntemlerden oldukça farklıdır. Diğer bir adıyla yaprak diş kaplama olarak da bilinmektedir. Diğer diş kaplamaların aksine sağlam ve sararmakta olan dişlere beyaz ve aynı zamanda estetik bir görünüm vermek için yapılan diş tedavisidir. Bu nedenle aslında yarım diş kaplamasıdır. Ayrıca bu yöntem sadece ön dişlere uygulanır. Aynı zamanda en zor tedavi yöntemi de bu kaplama yöntemidir. Bu nedenle tedavi süre diğer uygulamalara göre daha uzun sürmekte olup fiyatı diğer yöntemlere oranla daha pahalıdır.
Tedavi yapıldıktan sonra tam verim alınabilmesi için mutlaka belirli aralıklarla doktorunuza kontrol ettirmeniz ve ilk bir ay özen göstermeniz gerekmektedir. Bütün bu bilgiler doğrultusunda diş kaplama çeşitleri arasından tercihte bulunurken özenli davranmak, beraberinde önemli kazanımları da getirecektir.
]]>Görüldüğü üzere diş hassasiyeti nedenleri gündeme geldiği zaman karşımıza farklı nedenler çıkmaktadır. Diş hassasiyetinin her şeyden önce kaliteli bir yaşamın önünde engel oluşturması, bu tür problemlerin tedavi edilmesini şart kılmaktadır. Özellikle yaşlanmanın en temel diş hassasiyeti sebepleri arasında yer aldığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Diş gıcırdatma alışkanlığı, diş eti çekilmesi ya da asitli yiyeceklerin de diş hassasiyetine neden olduğunu rahatlıkla ifade etmek mümkün 9olmaktadır. İşte diş hassasiyeti nedenleri konusunda en temel bilgiler!
Yaşın ilerlemesi ile dişlerdeki hassasiyet oranı daha fazla artar. Doğal olarak bu durumda yiyecek ve içecekleri rahatlıkla tüketmenizi önler. Böylece yaşlılık döneminde diş hassasiyeti gibi yaşam kalitenizi düşürecek sorunlarla karşılaşmazsınız.
Doğru diş fırçalama son derece önemlidir. Ne yazık ki günümüzde bazı kişiler diş fırçalamayı hatalı şekilde yapabiliyor. Dişlerin yanlış fırçalaması, diş ve diş etinde tahrişin meydana gelmesine neden olur. Diş tabakasına zarar verir ve dişlerin zamanla hassas olmasına zemin hazırlar.
Asitli yiyecekler dişler için zararlıdır. Sürekli olarak bu tür asitli yiyeceklerin tüketilmesi dişlere zarar vermeye neden olur. Asit yiyecekler her zaman diş minesine zarar verici bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla asitli yiyeceklerin dişlerde hassasiyete neden olduğunu rahatlıkla ifade etmek de mümkün olmaktadır.
Diş gıcırdatması, dişlere zarar vermeye neden olur. Diş gıcırdatma durumunuz varsa bu konuda mutlaka yardım alınmalıdır. Diş gıcırdatma sorununun tedavi edilmesi sonrasında hem diş hassasiyeti sorununuzdan hem de diğer farklı problemlerden kurtulabilirsiniz.
Diş macunu, kaliteli ve bitkisel içeriğe sahip olmalıdır. Kalitesiz, aşındırmaya neden olacak macunlar diş hassasiyetine neden olur. Bütün bu bilgiler ışığında diş hassasiyeti yaşamamak için mutlaka doğru bir şekilde dişlerini fırçalamakla birlikte doğru bir diş macununu da tercih etmek durumundasınız.
İlgili Link: Gömülü Diş Nedir, Nasıl Tedavi Edilir, Gömülü Dişler Neden Olur
Diş kökü, diş etleriyle kaplı olduğundan dolayı dişin çekilmesiyle kök dışarıya çıkmaya başlar. Bu durumda asitli, sıcak ve soğuk şeyler yediğiniz zaman dişin ani tepki vermesine neden olur. Bu belirtiler ise dişte hassasiyet yaratmaya başlar.
Diş hassasiyeti pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Normal sebeplerin yanı sıra farklı bir nedenden dolayı da diş hassasiyetlerinin görülme olasılığı söz konusu olabilir. Özellikle bu tür bir rahatsızlık çeken kişiler altında yatan farklı sebepler olup olmadığını merak eder. Çatlak, kırık dişler, hatalı ve sert fırçalama, ağız hijyenine önem verilmemesi, ağız içi iltihaplanmalarda diş hassasiyetinin meydana gelmesine neden olmaya başlar.
Dişlerinizi yeni yaptırdıysanız da diş hassasiyeti olma durumu söz konusu olabilir. Fakat bu durumun kalıcı olmadığını ve geçici olacağını söyleyebiliriz. Özellikle son zamanlarda diş hassasiyeti tedavisine yönelik olarak farklı yöntemlerin varlığından rahatlıkla söz edebiliriz.
Hassas dişler, kişinin yaşamını olumsuz şekilde etkilemeye neden olur. Son derece sinir bozucu olarak karşımıza çıkan bu rahatsızlığın, tedavilerle kurtulabilecek bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Dişlerinizde en ufak dahi bir hassasiyet hissettiğiniz olduğu zaman hiç zaman kaybetmeden doktora görünmeniz gerekiyor.
Diş hassasiyeti tedavisi için öncellikle ağız bakımına öncelik verilecektir. Hassasiyet gidermeye yardımcı olacak florür içeriği zengin olan diş macunu önerilir. Yumuşak kıllı fırçayla, doktorunuzun önermiş olduğu macunu kullanmanız istenir. Her gün düzenli olarak ağız bakımını ihmal etmeden düzenli şekilde fırçalama yapmanız istenecektir.
İlgili Link: Greftleme Tedavisi Nedir
Dişlerinizde gıcırdatma varsa ve bu yüzden bu tür sorunlar yaşıyorsanız, dişin kök yüzeyi beyaz dolguyla kapatılır. Doktorunuz tarafından florür uygulaması yaparak, bu sıkıntıların aşmanıza yardımcı olunur. Diş hekiminiz tarafından yapılacak muayene sonrasında istenirse kanal tedavisi de önerilebileceğini belirtebiliriz.
Diş hassasiyetinin altında yatan en önemli etkenlerden biri, dentin tabakasının zarar görmesinden kaynaklıdır. Ön dişlerde de diş eti kaplaması olurken, diş etinin çekilmesi hassasiyetin artmasına zemin hazırlar. Diş eti çekilmesi, ön dişlerinizin tamamen açığa çıkmasına neden olacaktır. Dişleriniz ön planda olacağından dolayı sıcak, soğuk, asitli yiyecekler direkt olarak tepki vermesine yol açar. Ön dişlerinizdeki sinir uyarılması, ön dişlerde hassasiyet sorununu ortaya çıkarır. Bu gibi sorunlar yaşandığı zaman anında doktora görünmeniz gerekecektir.
]]>Tedavi öncesi ilk olarak tedavi yapılacak bölgeye lokal anestezi yapılır. Ardın uygun bölgenin temizliği yapılır ve hekimler tarafından uygun aletler hasarlı bölgeye yerleştirildikten sonra greftleme tedavisi başlar. Tedavi metodu iki şekilde olmak üzere yapılır. Bu iki yöntem ana kemik ve yapay kemik metotlarıdır.
Genellikle sinüs bölgesinden alınan grefti örneği alınarak kemik dolgusu yapılır. Bu aşamadan sonra yerleştirilen yapının kaymaması için bir düzenleyici aparat yerleştirilir ve tedavi sonlanır. Bu aşamadan sonra hasta hekim kontrolde alınır.
Tedavi ilerleyen aşamalarda sorun çıkarmaması için hasta en az 1 gün yatırılıp dinlendirilmelidir. Bu esnada her şikayetini mutlaka doktoruna bildirmesi oldukça önemlidir. Ameliyat sonrası çene kaslarını ve yapısını zorlamayacak şekilde besinler tüketilmesi gerekmektedir. Bu nedenle en az 1 hafta sıvı gıdalar tüketilmelidir.
Ayrıca ameliyat sonrasında ki 2 gün diş fırçalamak ve ağız sağlığı için kullanılan losyonları kullanmamanız gerekmektedir. Tedaviden hemen sonra hasarlı bölgede hafif bir ağrı oluşacaktır. Bu durum oldukça normal olup hekiminiz bu durum için hastaya bazı ilaçlar verecektir. Bu ilaçları taburcu olduğunuz zaman kullanmanız oldukça önemlidir.
Benzer İçerik : Gömülü Diş Nedir
Bu tedavi yöntemi uygulanacak tedavi yöntemine bağlı olarak değişmektedir. Yapay malzemelerle gerçekleştirilen metot en uygun olanıdır. En çok tercih edilen doğal yöntem ise nispeten diğer uygulamaya göre biraz daha pahalı bir tedavi yöntemidir. Ayrıca kemik kaybının oluştuğu yer ve gerekli olan kemik sayısına göre de fiyatlar değişmektedir.
Ne kadar çok hasarlı bölge var ise fiyatlarda o oranda artacaktır. Aynı zamanda birçok insanın tedavi yöntemi bu uygulama olması sebebiyle çok sayıda bu alanda tedavi veren hekimler bulunmaktadır. Bu hekimlerin hepsi farklı ücretlerde tedavi yapmaktadır. Bu nedenle tedavi metodunu belirledikten sonra mutlaka geniş çaplı bir pazar araştırması yapılması gerekmektedir.
Tedavi sonrasında hasarlı bölgede kaynamış ve olgunlaşmış kemiğin ömrü, tamamen hastanın bakımına ve kontrollerine bağlıdır. Normal şartlarda greftleme tedavisi 30 yıla kadar dayanıklıdır. Ancak bu durum her yıl düzenli doktor kontrolleri ve kemik bakımının düzenli yapıldığı durumlar için geçerlidir.
Tedaviden sonraki ilk hafta kontrolü hastanın uygulama ömrünün belirlenmesinde ki en önemli unsudur. Çünkü bu kontrolde kemiğin oluşup oluşmadığı veya teki verip vermediği gözlemlenir. Eğer uygun bir şekilde kemik gelişimi gözlenmezse ek tedavi uygulanır. Aksi takdirde uygunsuz kemik gelişimi nedeniyle en fazla 6 yıl dayanıklılık gösterilir.
Greftleme tedavisi gündeme geldiği zaman karşımıza son derece hassas olan bir süreç çıkar. Bu sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesi için mutlaka tanı ve tedavinin isabetli bir şekilde yapılması gerekmektedir. Tanı sonrasında hangi tür tekniğin kullanılacağına karar verilmesi en kritik aşama olarak karşımıza çıkmaktadır. Sonraki süreçte greftleme tedavisinin özellikle çene kemiğinin yetersiz olduğu durumlarda devreye girdiğini unutmamak gerekmektedir.
Greftleme tedavisi sonrasındaki sürecin hassas bir süreç olduğunu göz ardı etmemek gerekmektedir. Damar ve sinir bağlantısı olmadan yapılan bu işlemin, sonrasındaki sürece dikkat etmek tedavinin kalıcılığını da doğrudan etkiler.
Çene kemiğinin yetersizliğine dair tanı konulduktan sonra çene kemiğini desteklemek amacıyla uygulanan bu yöntem; son zamanlarda başarılıyla uygulanabilen yöntemler arasında yer almaktadır. Zira greftleme tedavisinin üst düzeyde bir başarılıyı ortaya koyabilmesi; diş tedavisi sürecini de olumlu yönde etkilemektedir.
Greft tedavisi uygulaması sonrasında hastalın sağlıklı bir süreci takip etmesi, tedavi sürecini olumlu yönde etkiler. Hastada yeterli miktarda kemik greftinin oluşması sayesinde etkili bir diş tedavisinin yapılması da mümkün hale gelir. Bütün bu bilgiler ışığında greft tedavisinin üst düzeyde bir nitelikte uygulanması, beraberinde önemli kazanımları da getirmektedir.
]]>Ortalama olarak 20-23 yaşlarında görülür. En sık karşımıza çıkan gömülü dişler 20’lik dişler ve üçüncü azı (köpek) dişlerdir. Bunun yanında yan kesici dişler, küçük azı dişler de gömülü kalabilir. Nadiren diğer dişlerin de gömülü kalabildiği görülmüştür.
Gömülü diş sorunun ortaya çıkmasını tetikleyen pek çok farklı faktörden söz etmek mümkündür. Söz konusu faktörlerden bir tanesi ya da birkaç tanesi gömülü diş sorununa neden olabilir. Bu noktada gömülü dişlere sebep olan faktörleri bilmek, beraberinde önemli kazanımları da getirmektedir.
Gömülü dişin oluşmasında bir çok etken bulunmaktadır. Bu etkenler kişiden kişiye göre farklılıklar gösterir. Bazı durumlarda bu etkenlerden bir tanesi, bazı durumlarda ise birden fazlası gömülü dişe sebep olur. Gömülü dişe sebep olan faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz,
Görüldüğü üzere gömülü dişlerin ortaya çıkmasına etki eden çok sayıda farklı faktör mevcuttur. Bu noktada gömülü dişlerin tedavi edilmesi konusunda farklı teknik ve yöntemlerin de uygulandığı bilinmektedir.
Gömülü dişin konumu estetik açıdan sıkıntılı bir yerde ise ve hastanın fonksiyonelliğini etkiliyor ise bir Ortodontik muayene gerekir. Tedavi için en uygun dönem herhangi bir enfeksiyonun olmadığı dönemlerdir. Bunun için genç yaşlarda yapılması daha iyidir. Bu nedenle gömülü dişin tedavisi ertelenmemelidir. İlerleyen yaşlarda tedavisi daha zor olabilir. İstenmeyen komplikasyonların gelişme ihtimali daha yüksektir.
Muayene ve radyolojik görüntülemeler yapıldıktan sonra gömülü dişin hekim tarafından tespiti ile tedaviye karar verilir. Uygulama yapılmadan önce hekim gerekli bilgilendirmeleri yapar. Hastanın durumuna göre genel ya da lokal anestezi kullanılarak yapılır.
Benzer İçerik: Çocuklarda Diş Temizliği Nasıl Yapılmalı
Öncelikli olarak yapılacak tedavi yaklaşımı koruyucu ve önleyici tedavilerdir. Daha erken yaşlarda uygulanması fayda sağlayan yöntemlerdir. Bu tedaviler daha çok üst azı (köpek ya da kesici) dişlere yönelik tedavilerdir. Bunlar;
Daha sonraki işlem gömülü dişin gözlenmesi işlemidir. Herhangi bir komplikasyon yoksa ve hasta başka bir tedavi istemiyorsa diş yılda bir olacak şekilde klinik kontroller ve radyolojik muayeneler açısından takibe alınabilir.
Gömülü dişin gözlenmesi işlemi sonrasında; gömülü dişin Ortodontik veya cerrahi olarak rahatlatılması, açığa çıkarılması işlemi uygulanmaktadır. Bu işlemle gömülü dişin sürmesi için yerin açılması hedeflenir. Gömülü olan diş, estetik ve fonksiyon olarak gerek duyulmayan, diş dizilimini bozarak ağız ve çene yapısına zarar veren bir diş ise sürdürülerek vakit kaybetmek yerine çekimi düşünülür. Gömülü dişin çekilmesini gerektiren durumları aşağıdaki gibi sıralamak mümkün olmaktadır:
Gömülü dişin çekimi, hassas bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.
]]>